1 Aralık 2013 Pazar

Ahmed Arif'ten Leyla Erbil'e mektuplar...

Sevdiğim şairler arasında yeralan Ahmed Arif'in Leyla Erbil’e yazdığı mektuplarından ağırlıklı olarak 'karşılıksız bir aşk' olarak bahsedildi, yazıldı. Oysa mektuplarda sadece aşk yok. Ahmed Arif, sürgünde yaşadığı baskıyı da dergilere yazdığı ve sansürlenen yazılarında da bahsediyor.
O dönemdeki siyasi ortamla ilgili de fikir veriyor. Ayrıca, mektuplarda tek taraflı bir aşk olduğu doğru ama dostluk ve sevgi de var, iki edebiyatçının birbirleriyle entelektüel paylaşımları da var. Keşke Leyla Erbil’in de Ahmed Arif’e yazdığı mektuplar kaybolmamış olsaymış ve karşılıklı okuyabilseymişiz. Çünkü, bu aşkın neden karşılıksız kaldığını belki daha iyi anlardık.
Kavga da var mektuplarda, yanlış anlamalarda. Yani, herkesin yaşayabileceği duygular. Şiirlerindeki gibi sahici bu mektuplar. Düşündüğünü aynen yazmış. Bazen kızdıklarına küfürler de var.

Her satır bir dize

Sevgiyi öyle güzel anlatıyor ki… Hitapları da öyle… ‘Sevgili Canım’ bunlardan biri. Tabi sitem de yok değil. ‘Zalım Leyla’ ya da sadece ‘Merhametsiz Ömrüm’ şeklindeki hitapları bende bir sitem hissettirdi. Bir de o dönemin zor şartları… Telefon bağlatma. Mektupların ulaşıp ulaşmadığını bilememe… Kahve yokluğundan Urfa'dan Ankara'daki sevdiğine kahve gönderiyor Ahmed Arif.
Bir şair mektup yazınca her satırı bir dize gibi geliyor. ‘Burnunun üst dudağına düşen fark edilmez incecik gölgesinden öperim canım’ gibi unutulmaz tanımları da es geçmemek lazım. Bu kitabın ardından Ahmed Arif’in şiirlerini tekrar okumak ve sıraya Leyla Erbil’in kitaplarını almak lazım şimdi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder