5 Aralık 2021 Pazar

Kirpinin Zarafeti

Son dönemde okuduktan sonra bitmeseydi diye düşündüğüm bir kitap Kirpinin Zarafeti… 

Paris’in zengin bir semtinde kapıcılık yapan 54 yaşındaki dul Renee ve 12 yaşında zeki Paloma’nın hikayesi insanlara önyargıyla yaklaşmamanın güzel bir örneği. Dış görünüş, meslek ya da gelir seviyesi insanların yaşam tarzıyla ilgili bize bir takım bilgile verse de bu yanıltıcı olabilir.

Fakir bir ailenin kızı olan Renee okula gitmemiş ancak kendi kendini eğitmiş, özel zevkleri olan ancak, farklı biriymiş gibi davranın bir karekter. Renee, Alman filozof Kant ve Tolstoy okumayı, Mahler dinlemeyi seviyor. Kedisinin adını da Tolstoy’dan esinlenerek Lev koymuş. Vermeer’in resimlerini, Japon yönetmen Yasujiro Ozu’nun filmlerini seviyor. 


Dış görünüşünü kısa, tombul ve çirkin olarak tanımlıyor. Renee, entellektüelliğini apartman sakinlerinden gizlemek için özel bir çaba gösteriyor. Kapıcıların tercih ettiği yemekleri alıyor, bütün gün televizyon izliyormuş gibi görünmeye çalışıyor. Ancak, tüm çabalarına rağmen apartman sakinlerinden zengin bir ailenin küçük kızı 12 yaşındaki Paloma’nın gözünden Renee’nin ince zevkleri kaçmıyor. 


Oldukça zeki bir kız olan Paloma ise ailesi ve çevresinin yaşam tarzını ve genel kültürünü eleştiriyor, oturdukları daireyi yakarak intihar etmeye karar veriyor. Manga okumayı seven Paloma Japon kültürüyle ilgileniyor. Ancak, apartmana yeni taşınan Japon Kakuro Ozu hem Renee’yi kabuğundan çıkarıyor hem de Renee ile dostluk kuran Paloma’nın hayat ile ilgili görüşlerinin değişmesini sağlıyor. Renee ile Paloma’nın dostluğu içinizi ısıtacak. Renee’nin başına gelen trajik son ise hüzünlendirecek.


Kitap Renee ile Paloma’nın anlatımlarıyla ilerliyor. Kitabın yazarı Muriel Barbery yazırlığının yanı sıra felsefe profesörü. Bunun etkisi kitabın karekterlerinin felsefi görüşlerinde dikkat çekiyor. Kitap ismini Paloma’nın Kakuro’ya Renee ile ilgili tanımından alıyor. Paloma’ya göre Renee, bir kirpinin zarafetini taşıyor. Dışı dikenlerle kaplı olsa da içe zarafet dolu. Sınıfsal çatışmaların çok güzel işlendiği kitapta, akıllı espriler, ince duyarlılıklar ise ayrı bir keyif veriyor.


7 Ekim 2021 Perşembe

Başka bir dünya mümkün mü?

Ben Kirke adlı kitap, Aiaie Cadısı’nın kendini bulma yolculuğunu anlatıyor. Ama bu yolculuk mücadele ve zorluklarla dolu. Tanrılar ve titanların yıldırımlarını üzerinde hisseden Kirke, kendine başka bir dünya kuruyor.


Madeline Miller’in ‘Ben Kirke’ adlı kitabı, Yunan mitolojisini farklı bir açıdan ele almış. Yani, güçlü karekterler yerine sıradan görünen ve ailesi tarafından sevilmeyen bir tanrıça anlatılıyor. Kirke, Güneş Tanrısı Helios ile bir Nympha’nın kızı. Çelimsiz, insanlar gibi ince bir sesi ve doğduğunda babasının kendisi için bir kehanette bulunmamış olması nedeniyle ailesi tarafından hor görülüyor. Diğer yandan Prometheus’a karşı merhametli tavrı da türünden farklılığını ortaya koyuyor.


Kitap, Olimposlu Tanrılarla Titanların savaşlarının yanı sıra birçok efsaneye de değiniyor. Su gibi akan dili satırlar arasında kaybolmadan hikayeyi takip etmeyi sağlıyor. Ayrıca isimleri geçen Tanrı, Titan ve insanlar hakkında kitap sonundaki bilgiler de kafa karışıklığını önlüyor.


Kirke erkek egemen tanrı ve titanlar dünyasında başkaldıran bir kadın karekter. Sıradan bir balıkçı olan Glaukos’a olan aşkı ve onu ölümsüz yapması Kirke’nin hayatını değiştiriyor. Glaukos, ölümsüz olduktan sonra Kirke’ye sırtını döner ve başka bir Nympha olan Skylla’ya aşık olur. Bu durum güçlerinin farkında olmayan Kirke’nin kendini bulmasına yani ‘cadılığını’ ortaya çıkarmasına yol açıyor. Tanrılar ve Titanlar, Skylla’yı bir canavara dönüştüren Kirke’nin yeni bir savaş çıkarmasından korkuyor. Zeus, Kirke’yi bir adada tek başına yaşamaya mahkum eder.

Kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenen Kirke’nin asıl hikayesi de mahkum edildiği Aiaie Adası’nda başlıyor. Cadılık güçlerini keşfettiği Ada’da hayvanlarla da bağ kuruyor. Ancak Ada’nın korsan ziyaretçileri Kirke’nin farklı yönlerini ortaya çıkartıyor. Kendini korumak için şarap ikram ettiği denizcileri domuza çeviriyor. Aiaie Cadısı Kirke’yi sadece denizciler değil, Olimposlu Tanrılar Hermes ve Athena da sık sık ziyaret ediyor. Ancak hayatı Odysseus ile tanışmasıyla değişiyor.


“Ben Helios’un kızı, Aiaie Cadısı Kirke. Hayatım boyunca trajedinin beni bulmasını bekledim. Bulacağından hiç kuşkum yoktu çünkü başkalarının hak ettiğimi düşündüğünden daha fazla arzum, isyanım ve gücüm vardı, yıldırımları üstüne çekecek şeylerdi bunlar. Ve bir gün artık bu dünyaya dayanamayacağım diye düşündüm. Bunun üzerine denizin derinliklerindeki kadim bir tanrı seslendi: Öyleyse çocuğum başka bir dünya yap.”


Kirke, Aiaie’de başka bir dünya kurarken, kendisi de dönüşüyor. Örneğin, ıssız adaya mahkum olmasına yol açan Skylla’yı bir canavara dönüştürmesi gibi duygularla da mücadele ediyor. Ölümsüz Kirke’nin seçimleri her olay sonrasında şaşırtıyor.